Bu Blogda Ara

Çarşamba, Aralık 08, 2010

Hayat bir düş ama senin düşün değil..

Cuma, Ocak 08, 2010

kil kokan sokak

kil kokan bir sokak vardı bildiğim
boydan boya uzanırdı
nefes nefese kalırdım geçerken
pencereler kül tutardı
yaşamak zincir gibi tutulurdu kil kokan sokakta
kan ter içinde yaşanırdı
her nefes bir kıvılcım,
insanlar benzin kokar
kiremitler alev alev yanardı
ucunda bir kadın yaşardı tanıdığım
kıpkırmızı parmak uçları
kapısı zindan kapısı
her geldiğimde kil kokan sokağa
pencereyi açardı
gözleri dolu dolu
gece avucumuza düşerdi
ay sokağa dökülür
biz uçuşurduk
gün çaldığında kapıyı
sızlardı tırnakları
dudaklarını kapar kaçardım
kil kokan bir sokak vardı bildiğim
ucunda bir kadın yaşardı
...
cebimde kaldı saçları

Çarşamba, Aralık 16, 2009

İsimsiz Yazmalar 3

ne zaman ellerini görsem
pencereler ardarda dizilir
cüceler fırlar mağaralarından
bebekler sırt sırta verir
ardarda gelir tıkırtılar
düşer yağmurun kokusu kaldırımlara
yuvarlanan bişeyler duyarsın sen de eminim
ağır ağır yürüyen birşeyler var bilirsin
ne zaman, ne zaman ellerini duysam
ne zaman koklasam gözbebeklerini
herşey birbirine karışır
geçmiş, gelecek, şimdi
bir delik açılır zaman - mekanımda
ne zaman duysam
yırtar evrenimi ellerin
uğuldar evinin sessizliği
kocaman bir bugün
dudaklarından düşüverir

Cumartesi, Kasım 14, 2009

suskun şiire bir ilave

ve hala söylememeliyim...
ama öyle bir his var içimde
tam tersi çığlık atan
avucumdaki sessizlik yemini
alev alacak neredeyse seziyorum
birazdan birşeyler küle dönecek
doğum izi sürmekte bebeklerimiz
ellerin şafak vaktini bekler
sabaha dek sürer şiirin suskunluğu
en fazla sabaha kadar

Cuma, Mayıs 29, 2009

vesikalık

vesikalık konuşuyoruz
vesikalık
vesikalık cümlelerimiz
kelimelerimiz hep kravatlı
saçlarını taramışız aklımızdakilerin
hisleri ütülü gömleklerle örtülü
onca şıklığın ardında kaybolmuş
boyalı potinleri giyinmiş hevesli
ama bir o kadar çekingen
bir o kadar suskun, şaşkın
vesikalık duruşumuz,
yutkunarak yaşıyoruz
şimdi öyle uzaklarda kaldı ki,
öyle gözlerimizin ardında,
kabuğuna çekilmiş, tedirgin bekleşir,
gülüşümüz, ağlayışımız..
vesikalık bakınıyoruz..
rafa kaldırmışız herşeyimizi
nasıl yorulmuşsak artık
mecalsiz kucaklaşmalarımız öyle
şuradan şuraya koşamıyoruz
terlemeden yaşama derdi edinmiş
fiyakası bozulmasın diye telaşlı
mahcup, geçirmiş sırtına kibarlığını
vesikalık yürüyoruz..
pijamalarımız yırtılmış
ve annelerimizin elleri kadar kayıp
dikiş iğnelerimiz..
kimbilir nerede düşürdük bunca şeyi
nerede kaygısız kahkahalarımız,
yapraklarımızın yeşilliği nerede,
tuzlu çöreğin tadı,
şafak vaktinin erkenliği,
kokusu birşeyleri sevmenin,
bir uçurtmaya bile sevinmez mi insan
gülemiyoruz
ağlayamıyoruz da
vesikalık yaşıyoruz..
vesikalık...

Pazartesi, Mayıs 18, 2009

mavilerim

bunlar benim mavilerim
cebimde kalmış şeyler işte
belirsiz mırıldandığım dualar
gece uykumun tutmaması
bulutları birşeye benzetişim
hiç görmediğim okyanusun düşü
avuçlarıma damlar zaman zaman
bunlar benim mavilerim
tuhaf şeyler hatırlamak bazen
birşeyler sezivermek biryerlerde
tuhaf tuhaf duraksamak
rahatsız düşler kurgulamak
çenemin düşmesi kimi zaman
sessizlik koyulaştırır bunun rengini
bir de karakalemle okşamak anılarımı
dokunurcasına çizmek, sevişircesine..
kurşun kalemin o rüyaları..
alışılmadık akrostişler bulmak sonra
güzel isimlere tutulmak
damaktan yazmak şiirlerimi
bunlar benim mavilerim
beni bu maviler konuşturur
karnımı doyuran bu maviler
iki adım yürüyemezdim bunlar olmasa
geceleri erken gelirdi uykum
kimbilir nerede sızıp kalırdım
olmasa bunlar, bu maviler,
bunlar benim mavilerim
kırmızım da onun içinde hem
sarıyı da maviye sarıp sakladım
beyazla hep eleleler zaten
turuncuyla hep sarmaş dolaş
yeşille kardeş gibiler
mavi olmasa tüm renklerim kaybolur
siyah bile kalmaz geriye..
olmasa mavilerim..
okuyup başucuma koyduğum mavilerim
sabahları sırtıma alıverdiğim
kahvaltıda çayıma kattığım mavilerim
beni bu maviler kucaklayacak hep
ekmeğimi bu mavilere saracağım
yüzümü onlarla yıkayacağım
onlarla güleceğim yine
üstüme örteceğim hava soğudu mu
koştukça mavi terleyeceğim
mavi, alnımın teri..
mavi, ilham perisiyle öpüşmeler..
arada bir içimin sıkılması bile..
iştahım, açlığım.. tutkum..
kırmızı yanlarımın bile dili mavi
kavgam, savaşım, mücadelem
mavi yumruğumun rengi
yensem de yenilsem de aynı renk
özlemelerim, beklentilerim, umutlarım..
yaşamak mavi be kardeşim