tag:blogger.com,1999:blog-267795212024-03-21T12:31:29.660+03:00Penceremin Perdesibadwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.comBlogger24125tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-57544561072036549362010-12-08T00:24:00.000+02:002010-12-08T00:24:58.115+02:00<i><span class="Apple-style-span" style="font-family: inherit;">Hayat bir düş ama senin düşün değil.</span></i>.badwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-17328651111305324152010-01-08T21:49:00.000+02:002010-01-08T21:49:35.781+02:00kil kokan sokakkil kokan bir sokak vardı bildiğim<br />
boydan boya uzanırdı<br />
nefes nefese kalırdım geçerken<br />
pencereler kül tutardı<br />
yaşamak zincir gibi tutulurdu kil kokan sokakta<br />
kan ter içinde yaşanırdı<br />
her nefes bir kıvılcım,<br />
insanlar benzin kokar<br />
kiremitler alev alev yanardı<br />
ucunda bir kadın yaşardı tanıdığım<br />
kıpkırmızı parmak uçları<br />
kapısı zindan kapısı<br />
her geldiğimde kil kokan sokağa<br />
pencereyi açardı<br />
gözleri dolu dolu<br />
gece avucumuza düşerdi <br />
ay sokağa dökülür<br />
biz uçuşurduk <br />
gün çaldığında kapıyı<br />
sızlardı tırnakları<br />
dudaklarını kapar kaçardım<br />
kil kokan bir sokak vardı bildiğim<br />
ucunda bir kadın yaşardı<br />
...<br />
cebimde kaldı saçlarıbadwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-71832335083334617642009-12-16T00:04:00.001+02:002009-12-16T00:06:01.474+02:00İsimsiz Yazmalar 3ne zaman ellerini görsem<br />
pencereler ardarda dizilir<br />
cüceler fırlar mağaralarından<br />
bebekler sırt sırta verir<br />
ardarda gelir tıkırtılar<br />
düşer yağmurun kokusu kaldırımlara<br />
yuvarlanan bişeyler duyarsın sen de eminim<br />
ağır ağır yürüyen birşeyler var bilirsin<br />
ne zaman, ne zaman ellerini duysam<br />
ne zaman koklasam gözbebeklerini<br />
herşey birbirine karışır <br />
geçmiş, gelecek, şimdi<br />
bir delik açılır zaman - mekanımda <br />
ne zaman duysam<br />
yırtar evrenimi ellerin <br />
uğuldar evinin sessizliği<br />
kocaman bir bugün <br />
dudaklarından düşüverirbadwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-49342565777273559762009-11-14T01:18:00.001+02:002009-11-14T01:21:11.096+02:00suskun şiire bir ilaveve hala söylememeliyim...<br />
ama öyle bir his var içimde<br />
tam tersi çığlık atan<br />
avucumdaki sessizlik yemini<br />
alev alacak neredeyse seziyorum<br />
birazdan birşeyler küle dönecek<br />
doğum izi sürmekte bebeklerimiz<br />
ellerin şafak vaktini bekler<br />
sabaha dek sürer şiirin suskunluğu<br />
en fazla sabaha kadarbadwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-53936133452329166392009-05-29T19:32:00.004+03:002009-09-15T15:02:29.294+03:00vesikalıkvesikalık konuşuyoruz<br />
vesikalık<br />
vesikalık cümlelerimiz<br />
kelimelerimiz hep kravatlı<br />
saçlarını taramışız aklımızdakilerin<br />
hisleri ütülü gömleklerle örtülü<br />
onca şıklığın ardında kaybolmuş<br />
boyalı potinleri giyinmiş hevesli<br />
ama bir o kadar çekingen<br />
bir o kadar suskun, şaşkın<br />
vesikalık duruşumuz,<br />
yutkunarak yaşıyoruz<br />
şimdi öyle uzaklarda kaldı ki,<br />
öyle gözlerimizin ardında,<br />
kabuğuna çekilmiş, tedirgin bekleşir,<br />
gülüşümüz, ağlayışımız..<br />
vesikalık bakınıyoruz..<br />
rafa kaldırmışız herşeyimizi<br />
nasıl yorulmuşsak artık<br />
mecalsiz kucaklaşmalarımız öyle<br />
şuradan şuraya koşamıyoruz<br />
terlemeden yaşama derdi edinmiş<br />
fiyakası bozulmasın diye telaşlı<br />
mahcup, geçirmiş sırtına kibarlığını<br />
vesikalık yürüyoruz..<br />
pijamalarımız yırtılmış<br />
ve annelerimizin elleri kadar kayıp<br />
dikiş iğnelerimiz..<br />
kimbilir nerede düşürdük bunca şeyi<br />
nerede kaygısız kahkahalarımız,<br />
yapraklarımızın yeşilliği nerede,<br />
tuzlu çöreğin tadı,<br />
şafak vaktinin erkenliği,<br />
kokusu birşeyleri sevmenin,<br />
bir uçurtmaya bile sevinmez mi insan<br />
gülemiyoruz<br />
ağlayamıyoruz da<br />
vesikalık yaşıyoruz..<br />
vesikalık...badwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-75764558244051764152009-05-18T20:47:00.005+03:002009-09-15T15:04:29.693+03:00mavilerimbunlar benim mavilerim<br />
cebimde kalmış şeyler işte<br />
belirsiz mırıldandığım dualar<br />
gece uykumun tutmaması<br />
bulutları birşeye benzetişim<br />
hiç görmediğim okyanusun düşü<br />
avuçlarıma damlar zaman zaman<br />
bunlar benim mavilerim<br />
tuhaf şeyler hatırlamak bazen<br />
birşeyler sezivermek biryerlerde<br />
tuhaf tuhaf duraksamak<br />
rahatsız düşler kurgulamak<br />
çenemin düşmesi kimi zaman<br />
sessizlik koyulaştırır bunun rengini<br />
bir de karakalemle okşamak anılarımı<br />
dokunurcasına çizmek, sevişircesine..<br />
kurşun kalemin o rüyaları..<br />
alışılmadık akrostişler bulmak sonra<br />
güzel isimlere tutulmak<br />
damaktan yazmak şiirlerimi<br />
bunlar benim mavilerim<br />
beni bu maviler konuşturur<br />
karnımı doyuran bu maviler<br />
iki adım yürüyemezdim bunlar olmasa<br />
geceleri erken gelirdi uykum<br />
kimbilir nerede sızıp kalırdım<br />
olmasa bunlar, bu maviler,<br />
bunlar benim mavilerim<br />
kırmızım da onun içinde hem<br />
sarıyı da maviye sarıp sakladım<br />
beyazla hep eleleler zaten<br />
turuncuyla hep sarmaş dolaş<br />
yeşille kardeş gibiler<br />
mavi olmasa tüm renklerim kaybolur<br />
siyah bile kalmaz geriye..<br />
olmasa mavilerim..<br />
okuyup başucuma koyduğum mavilerim<br />
sabahları sırtıma alıverdiğim<br />
kahvaltıda çayıma kattığım mavilerim<br />
beni bu maviler kucaklayacak hep<br />
ekmeğimi bu mavilere saracağım<br />
yüzümü onlarla yıkayacağım<br />
onlarla güleceğim yine<br />
üstüme örteceğim hava soğudu mu<br />
koştukça mavi terleyeceğim<br />
mavi, alnımın teri..<br />
mavi, ilham perisiyle öpüşmeler..<br />
arada bir içimin sıkılması bile..<br />
iştahım, açlığım.. tutkum..<br />
kırmızı yanlarımın bile dili mavi<br />
kavgam, savaşım, mücadelem<br />
mavi yumruğumun rengi<br />
yensem de yenilsem de aynı renk<br />
özlemelerim, beklentilerim, umutlarım..<br />
yaşamak mavi be kardeşimbadwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-55167308290029547412009-04-20T13:55:00.005+03:002015-04-08T15:28:38.822+03:00gelbana çölünle gel<br />
kupkuruluğun ıssızlığın<br />
beyazlığınla gel<br />
ben suyumu bulurum<br />
bana çirkin sözlerle gel<br />
ipeksi yanını kendim bulurum<br />
sivriliğini evde bırakmadan<br />
küfürlerini eksik etmeden gel<br />
hem bütün gözlerinle gel<br />
yalnız saçlarınla değil kemiklerinle<br />
taze dudakların kadar<br />
küflü yanlarınla gel<br />
yanılgılarınla gel, utançların<br />
o çocuk tarafın ve aldanışların<br />
tüm şımarıklığınla gel<br />
üstünü çıkarmadan gel hem<br />
hiçbirşeyi örtmeden<br />
soyunmanı parmaklarıma bırak<br />
giy hem en kirli çamaşırlarını<br />
ve en telaşlı anlarını<br />
belli dengesizce sevişeceğiz<br />
daha da kirleneceğiz belli<br />
terleyerek gel, istersen koş<br />
en kendi kokunla gel<br />
iliğine kadar gel acıktım<br />
iştahını kabart da gel<br />
ve saklama hiçbir rengini<br />
kıpkırmızılığın malumum<br />
bir tarafın var turuncu<br />
görünmese de siyah bir yanın<br />
ve adın kadar beyazsın<br />
boyanmadan gel utançsız<br />
kapatmadan desenlerini<br />
hala çıplakken şehvetin<br />
ayışığına tutun da gel<br />
bütün dudaklarınla gel<br />
kaşlarını çat çatacaksan<br />
bana dişlerini ver<br />
hırçın veya sakin sevişelim<br />
kaçak gözlerinle gel<br />
beyninde kıymık gibi bilirsin beni<br />
ben de titrediğini bilirim<br />
gel bana tokadınla gel<br />
kanayarak öpüşelim<br />
çölde beyaz bir çiçek<br />
dikeninle, kokunla<br />
gel bütün ...lğnle gel*<br />
<br />
<br />
**<br />
<br />
<br />
* isim yazacak değilim<br />
** tarih verecek değilimbadwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-87494962860200611492009-03-26T21:41:00.004+02:002015-04-08T15:28:57.896+03:00beklersen olabilirbiraz bekle belki birşeyler olur<br />
daha kaldırımlar yeni yeni döşeniyor<br />
ah benim çirkinim, daha vakit var<br />
güneş her zamankinden ağır yürüyor<br />
yırtığım, yüzü kirlim, ah benim zillim<br />
bir kırıklık peydah oluyor senden<br />
yüzün hızlı hızlı eskiyor görüyorum<br />
avucum saç kırıklarınla dolu<br />
gözlerin kırık kırık parlıyor<br />
kırığım benim, edepsizim, şımarığım<br />
bende darmadağın soluğun duruyor<br />
ve yarım yamalak yaşanmışlığın<br />
hep bu kırık kırıklığın<br />
ya perde arkası, ya hasır altı<br />
doğru düzgün dile getirilmemiş<br />
geçip gidivermiş anlar duruyor<br />
yüzün hızlı hızlı eskiyor görüyorum<br />
<br />
***<br />
<br />
kalbin miden gibi sancıyor biliyorum<br />
kendini sindiremiyorsun<br />
midene oturmuş sade pilavın<br />
ne içeceğini kestiremiyorsun<br />
en az benim kadar maskelisin<br />
izbe tiyatrolara takılıyorsun<br />
cebin ellerini ısıtmıyor<br />
aldırmazlığıma da sığınamıyorsun<br />
saklanamıyorsun gülüşünün arkasına da<br />
buzlandıkça buzlanıyorsun biliyorum<br />
gittikçe tuzlu geliyor dudakların<br />
hiç uçuk yemediğin anlaşılıyor<br />
titreyişin beni eğlendiriyor<br />
ama delirme çirkinim<br />
ama bekle yırtığım hele biraz dur<br />
belki birşeyler olurbadwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-4797534623271647202009-03-09T22:13:00.005+02:002009-09-15T15:14:45.191+03:00isimsiz yazmalar III<br />
<br />
bir kapının başucunda bekliyordu<br />
dizlerine bir gülümseme yatırmış<br />
saçlarını okşuyordu<br />
sessizce köpüren kadın<br />
damlalar dökülüyordu<br />
bilinmezdi belki görünmezdi<br />
gölgesi vardı dansediyordu<br />
yalnızlıkla oynaşıyordu<br />
kadeh kadeh dökülüyordu<br />
sesszice köpüren kadın<br />
kendi kendini içiyordu<br />
dizlerine bir gülümseme yatırmış<br />
kendi öpücüklerini fotoğraflamış<br />
yanakları titreyen kadın<br />
tırnaklarından maskeler takınmış<br />
köpüklerine boyanmış<br />
kendi yastığını kendi dikiyordu<br />
avuç avuçtu sevinmeleri<br />
sessizce köpüren kadın<br />
bardakları dolup dolup boşalmış<br />
sancılarını bir dikişte bitiriyordu<br />
<br />
***<br />
<br />
II<br />
<br />
burada geçip gitmeyen birşey var<br />
akrep ve yelkovanı donduran birşey<br />
gözlerini tutuklayan<br />
dudaklarını zincirleyen<br />
acımasızlığı şeytanlarımı kahreder<br />
kalan ömrünü götürdüğü yer<br />
bir dakikalık bir zindan<br />
burada geçip gitmeyen birşey var<br />
gürültülü haşin birşey<br />
kulakları sağır eden<br />
çığlık çığlığa bir karanlık<br />
doğum sancısı gibi birşey<br />
bol küfürlü bir şarkı söyletir insana<br />
tırmalatır tırmalatır<br />
gırtlağına çöker zebani misali<br />
burada geçip gitmeyen birşey var<br />
<br />
***<br />
<br />
III<br />
<br />
beni gözlerine yasla<br />
dizlerin çok uzak yetişemem<br />
dokunmasam olmayacak bilmiyorsun<br />
kabuğum çatlayacak<br />
az uz gidemeyeceğim sonra<br />
yanağına yatırsan da olur<br />
belki diyecek kadar bir zaman<br />
terim soğuyana dek<br />
şafak bağıra çağıra gelmeden<br />
beni gözlerine yasla<br />
<br />
***<br />
<br />
IV<br />
<br />
bir kediydi ve ıpıslaktı<br />
şimdi ne kadar yaşlandı<br />
bir kuytusu vardı sıcak<br />
cafcaflı bir çatı altı<br />
rengarenk yün yumakları<br />
bol şekerli pastorize süt<br />
kırık mı kırık kaburgalar<br />
kuş tüyleri kanlı<br />
bir parça ciğer<br />
bir güneş yanığı gibi bir parça<br />
kahverengisi koyu bir keder<br />
üzerinde ardarda silgi izleri<br />
kıvranmıştı bir kalabalığın köşesine<br />
tırnaklarını yalıyordu ıpıslaktı<br />
topuklarını işittim aç gibiydi<br />
sokaklar daha da açtı<br />
kaç bu köşelerden kedicik dedim<br />
kaçmadı ıpıslaktıbadwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-76676460319638093752009-02-28T16:09:00.002+02:002009-09-15T15:20:34.333+03:00gölgeli kızgölgeli kız, sisli dumanlı kız<br />gözlerimi okşuyor simsiyahlığın<br />yorgun duvarlara yaslanıyorsun<br />bulvarda tütüyor yürüyüşün<br />ardında bir is bırakıyorsun<br />sisler yükseliyor içine daldığın<br />gölgeli kız, sisli dumanlı kız<br />gözlerimi okşuyor simsiyahlığın<br /><br />beklemiş beklemişsin yol kenarında<br />belki ılıman bir iklimdi aradığın<br />bir türkü donakalmış dudaklarında<br />yanağında yağmur damlaları kırgın<br />şemsiyeni almadan çıkmış sokağa<br />koluna girmişsin ıslanmışlığın<br />gölgeli kız, sisli dumanlı kız<br />gözlerimi okşuyor simsiyahlığın<br /><br />gölgeli kız güneşe uzatsan elini<br />baharını sandıktan çıkarmaz mısın<br />portakal çiçekleri açarsın belki<br />dolgun bir gülücük takınmalısın<br />korkma düşürmezsin geceliğini<br />korkma hala siyah kalırsın<br />gölgeli kız, sisli dumanlı kız<br />gözlerimi okşuyor simsiyahlığınbadwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-1607301657899803572009-02-18T15:51:00.003+02:002010-12-02T11:15:17.325+02:00hayat.cpp<div>dahil et: şiiri, şarkıyı ve besteyi<br />dahil et: toz tutmuş sözleri üfürerek<br />dahil et: ne bulduysan ne dokunduysa yüreğine<br />dahil et: ak sakallı cümleleri dahil et<br /><br />nesne: insan (ki neleri alır bilinmez){<br />insan bir duyuş , insan bir duruş;<br />insan ki oturakalmış yol kenarında;<br />insan bir nehri koklayıştır;// ki akıp geçen zaman dedikleri olur buna<br />insan bir seyrediş, bir hayret<br />insan bir varoluş ama bilemeyiş kendini;<br />elleri ve yürekleri olan<br />//elleri yüreğinden uzanan<br />//yüreğini elleriyle sunan kimi zaman<br />gülmesi ve ağlaması var kitaplıklarda tanımlı;<br />herşey gibi ebeveyninden devralmış<br />insanlığını;<br />insan, insan işte;<br />}<br /><br /><br />eylem:sev(){<br />damdan düşer gibi sev neyi seveceksen;<br />terazide tartmaya kalkma sakın;<br />korkma;<br />bilince bal gibi bilirsin<br />sevdiğini, sevildiğini;<br />sevdikçe aydınlanırsın<br />sevgili bir aydır;<br />//ki sevme güneşi ışıldatır<br />sevmesen ne anlarsın yaşadığından<br />sevmesen neye yaradı dilin<br />sev, hakkını ver ana sütünün;<br />sev;<br />çevir: öpüşünü, okşayışını,<br />çevir sevmekten tat almayı;<br />}<br /><br /><br /><br /><br />main(allah bilir){<br /><br />tanımla: bir insan nihayetinde ben ben dediğin<br />tanımla: ailen can damarın, evin</div>
<br /><div>tanımla: dostların omuzları dağ gibi insanlar</div>
<br /><div>tanımla: sevgili tılsımı yaşamaktaki tadın keskinliğinin<br /><br /><br />nefes aldıkça{<br />taşıyacaksın, taşıyacaksın yaşamanın yükünü;<br />ve güleceksin;</div>
<br /><div>ve ağlayacaksın; </div>
<br /><div>bileceksin can yakmayı da, gönül yapmayı da;</div>
<br /><div>bileceksin el uzatmayı, el açmamayı;</div>
<br /><div>bileceksin serseri mayınlar vurdukça</div>
<br /><div>bileceksin ayakta durmayı dimdik;</div>
<br /><div>öğreneceksin hep yıkıldıkça;<br /><br />dinle>>insanı ve evreni;<br />dinle>>yaşamı açık yüreklilikle;<br />dinle>>yargılamadan hemen>>acele etme;<br />dinle>>yüreğinle dinle;<br /><br />ağlarken{<br />bir tohum gibi dök toprağa gözyaşlarını;</div>
<br /><div>bir orman büyüt kederinden;<br />söyle<<bir>
<br /><div>söyle<<bir>
<br /><div><<yeşert>
<br /><div>}<br /></div>
<br /><div>gülerken{</div>
<br /><div>neşen bir bahçe olsun meyvelendir gülüşünle;</div>
<br /><div>yoksullara aç kapını;</div>
<br /><div>gülerken tarlaları şenlendir</div>
<br /><div>tanrının rahmeti gibi gül gülerken;</div>
<br /><div>}</div>
<br /><div><br />eğer (yorulduysan, tutulduysa soluğun) {</div>
<br /><div>sarıl sevdiklerine;</div>
<br /><div>sarıl dostlarına ve ailene;</div>
<br /><div>hatırlamaya ve vefaya sarıl;</div>
<br /><div>sevmeye sarıl;</div>
<br /><div>}</div>
<br /><div> </div>
<br /><div>değilse{</div>
<br /><div>yine sev, yine sarıl;</div>
<br /><div>sev(dostlarını);</div>
<br /><div>sev(aileni);</div>
<br /><div>sev(sevmeye değenleri);}</div>
<br /><div> </div>
<br /><div>ve söyle<<sevdiğini;</div>
<br /><div> </div>
<br /><div>sımsıkı tut özgürlüğünü;</div>
<br /><div>özgür ol</div>
<br /><div>hiçbir bağlanıştan korkmayacak kadar;</div>
<br /><div>özgür ol</div>
<br /><div> </div>
<br /><div>açık tut avuçlarını;</div>
<br /><div>açık tut gözlerini, kulaklarını;</div>
<br /><div>vicdanından başka kilit takma diline;</div>
<br /><div>söyle<<söylenmesi>
<br /><div><<söylemek>
<br /><div> </div>
<br /><div>}</div>
<br /><div> </div>
<br /><div>ve gün gelecek tükenecek satırların;</div>
<br /><div>o gün</div>
<br /><div>çevir ruhunu bütün saflığıyla;</div>
<br /><div>çevir adam gibi bir hayat çevir;</div>
<br /><div>}</div>badwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-15338035380646426162009-02-12T12:19:00.005+02:002015-04-08T15:29:24.599+03:00Sensizliksensizlikle başbaşayım bir başımayım<br />
saatlerin zikzak çizdiği bir gece bu<br />
duvarların çatladığı çatımın aktığı<br />
sobamda mektuplar yanık<br />
geçmiş yanık bugün yanık ben yanık<br />
öyle bir gece bu<br />
öyle kaşları çatık<br />
ucunda hayırsız bir sabah bekler<br />
ufkun kapısını tıklatan güneş<br />
haber verir bir başka sensizliği<br />
sensizlikle başbaşayım bir başımayım<br />
<br />
zaten ne olursa sensizlikten olur<br />
bu sensizlik gelir penceremi kırar<br />
kapımı kilitler ekmeğimi çalar<br />
sensizlik cüzdanımda delik<br />
defterimde kokan fotoğraf<br />
kucağımda işgalci sensizlik<br />
kapıyı çalmadan gelir<br />
çocuklarımı döver ağlatır<br />
utanmadan telefonumu kullanır<br />
zaten ne olursa sensizlikten olur<br />
<br />
kimbilir kaç kadının adı sensizlik<br />
dudaklarında namussuz bir umut<br />
sensizlik gözlerinde kahpece parlar<br />
yanakları alev alır <br />
sensizlik gögüslerinde bir köpük<br />
bu teselli emzirişi habersiz<br />
bacakları sensizlik denizi ıpıslak<br />
saçları sensizlik kokar<br />
kimbilir kaç kadının adı sensizlik<br />
<br />
meydanlarda sensizlik diz boyudur<br />
kepenkler kapanır çocuklar taş toplar<br />
sensizlik köşebaşlarında dikili bayrak<br />
kaldırımlarda yatırır insanı<br />
evlerin yolu bile unutulur<br />
dondurur geceyi ve şehri<br />
dondurur rüyaları bile dondurur<br />
uyandırır dipsiz uykulardan<br />
sensizlik ıslak kedileri bile korkutur<br />
kaçırır kuytulardan<br />
meydanlarda sensizlik diz boyudur<br />
<br />
sensizlik her gece koynuma girer<br />
kolları boynuma dolalı her akşam<br />
boş bırakmaz dudaklarımı<br />
sırtıma tırnak izleri bırakır<br />
sensizlik yanağımda ter <br />
başı omuzlarımda ağlar sabahları<br />
çünkü sensizlik de mahzun sensizlikten<br />
zaten ne olursa sensizlikten olur<br />
kolları kelepçeli kucağıma düşer<br />
tutkulu aşığım belalım sadık sevgilim<br />
sensizlik her gece koynuma girerbadwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-14878859101740611352009-01-21T20:18:00.003+02:002009-09-15T15:52:13.776+03:00Aysel... ben... gidiyorumben gidiyorum aysel...<br />yüreğimden bir tren kalkıyor bu gece<br />rayları paslı, yollar buzlu biliyorum<br />istasyonda tanıdıklar bekliyor<br />son sefere yetişeceğim<br />vaktim kalmayacak koştura koştura gideceğim<br />yüzüme ipince bir rüzgar vuracak<br />telefon direklerine çarpacağım biliyorum<br />ama gidiyorum aysel...<br />bilesin, bu son öpüşüm<br />ilk defa sen gülmeyeceksin<br />ilk kez ben titreyeceğim<br />ellerim üşüdükçe üşüyecek<br />bir dakikam kaldı gidiyorum<br />valizimi alelacele topladım<br />sensizlik zor sığdı içine gerçi<br />senle giydiğim kazakları sana bıraktım<br />tül perdemi de bıraktım<br />alamam, gölgen var üstünde<br />cebime koydum biletimi<br />hatırlarsın, senin paranla almıştım<br />aysel, gidiyorum bir dakikam kaldı<br />kelepçeler çıkarma teninden dur<br />kokunu giydirme bana nolursun<br />gözyaşlarını taktın hani boynuma<br />damağıma yapışma aysel, gideceğim<br />ve arkamda bir sis yükselecek giderken<br />kimsesiz bir vagona düşüvereceğim<br />bir ayaz esecek şaşıracağım belki<br />pencerede parmakların tıkırdayacak<br />uykusuzluğa sarılıp kıvrılacağım<br />kulaklarım uğuldayacak biliyorum<br />aysel...<br />ben gidiyorum..<br />elveda..<br /><br />(bir zaman...)badwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-6400719722114202292009-01-21T20:02:00.005+02:002009-09-15T15:52:13.778+03:00...bilseydimçocukça bakabilseydim yüzüne<br />yapabilseydim...<br />bırakıp küçük oyunları<br />ve arayış dakikalarını<br />ve gerçekten çocuk kalbiyle<br />bir yudum su içebilseydim<br />ilk doğacak yıldızdan<br />kuşkusuz, bir peri inerdi o zaman<br />ve dünyaya bakarlardı<br />bir kez olsun ayçiçekleri<br />gülen gözlerini güneşten indirerek<br />keşke ben, konuşabilseydim<br />anlardın o zaman<br />neden çiçeklerin<br />saçlarına düşmek için yarıştığını<br /><br />(2005)badwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-47589362362035079142009-01-21T19:34:00.006+02:002009-09-15T15:49:04.437+03:00Büyürkenbüyüyorum... anne, büyüyorum<br />
elimde kalem ve kitaplarla<br />
yeniyim, yeni şeyler öğreniyorum<br />
isimlerle, farklı farklı hitaplarla<br />
büyüyorum...<br />
<br />
hatırlıyorum o zamanı hani anne<br />
"büyüyünce anlatırım" demiştin<br />
büyüyorum, lakin sonu yok mu ne?<br />
nihayeti yok mu bu gidişin?<br />
sonsuza kadar mı sürecek böyle?<br />
<br />
saatler geçiyor ardarda anne<br />
sanki her dakika daha bir uzuyorum<br />
her an yeni bir ışık gözbebeklerimde<br />
yine de bakabilmek için bekliyorum<br />
sonunda güneşin battığı yere<br />
<br />
hala anlatmayacak mısın anne?<br />
ağaçlar neden konuşmazlar?<br />
çimenler nasıl da bitiyor böyle?<br />
neden ölürlerken sararıyorlar<br />
nasıl diriliyorlar bahar gelince?<br />
<br />
toprağın altında ne var anne?<br />
insanlar yaşar mı orada da?<br />
neden yaşlanınca gömülürler içine?<br />
korkmazlar mı yalnız kaldıklarında?<br />
kimseyi özlemezler mi gidince?<br />
<br />
güneş neden bu kadar parlak anne?<br />
neden hergün doğudan doğar?<br />
tutabilir miyim güneşi ellerimle?<br />
çıkabilirmiyim bulutların üstüne kadar?<br />
götürür mü beni ya da kuşlar oraya?<br />
<br />
duyuyorum anne, duyuyorum<br />
her dakika yeni yeni sesler<br />
hergün yeni şeyler söylüyorum<br />
dinliyorum, ne söylüyorsa sözler<br />
hergün tekrar tekrar dinliyorum<br />
<br />
ne kadar büyük bu gökyüzü diyorum<br />
ben büyüdükçe o da mı büyüyor ne?<br />
özgürce uçan kuşları izliyorum<br />
selam verirlerken gelip geçene<br />
büyüyorum, göğe doğru büyüyorum<br />
<br />
ve anne hep hissediyorum<br />
aynı anda mutlulukları, üzüntüleri<br />
ne garip şu insan diyorum<br />
gururu büyük, hazin çöküntüleri<br />
oturup sessizce ağlıyorum<br />
<br />
büyüyorum anne, hala büyüyorum<br />
hani demiştin: anlatırım büyüyünce<br />
hiç anlatmayacaksın, biliyorum<br />
biliyorum saatler gelip geçtikçe<br />
ben gelmeyecek yılları bekliyorum<br />
<br />
biliyorum anne, biliyorum<br />
sesin de cevapsız soruların var<br />
anlatmayacaksın, anlıyorum<br />
saçlarıma düşecek yarın aklar<br />
zaman gelip geçiyor, bitiyorum<br />
<br />
ama yazıyorum anne, yazıyorum<br />
kalemim kağıdım ellerimde<br />
ruhumu aynasından çiziyorum<br />
soluk şekli hala gözlerimde<br />
bu anı kalbime kazıyorum<br />
<br />
biliyorum, sonsuza dek yaşamayacağım<br />
önce saçım ağarıp, yüzüm kırışacak<br />
zamanla şöyle uzanacağım<br />
zamanla üstümü örtecek toprak<br />
ve ben hala büyüyor olacağım<br />
<br />
(2003)badwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-20071736682467521452009-01-21T19:24:00.003+02:002009-09-15T15:52:13.779+03:00Davetister misin yıldız ışığından aydınlık devşirsem<br />
bir rüzgara bindirsem dudaklarımı<br />
sessizliği bir kör kuyuya düşürsem<br />
ve ateşe versem sunaklarımı<br />
<br />
olmazsa ister misin sessizce kalsam<br />
ses etmesem yer oynasa yerinden<br />
gözlerinle örülü bir özleme dalsam<br />
umut umut, kokunu duysam derinden<br />
<br />
yoksa bir tebessüm mü istersin<br />
sessizce, sessizlikte sana bırakılmış<br />
hasret aşkın rayihası mıdır dersin<br />
bir sabırsız bekleyişte karar kılınmış<br />
<br />
belki veremem her istediğini<br />
her aradığını bulamazsın avuçlarımda<br />
bir adamım ki bilen tek seni sevdiğini<br />
bir adam ki kalbi var yalnız ellerinde<br />
<br />
(mart 2003)badwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-70488065298909775372009-01-21T19:19:00.003+02:002009-09-15T15:16:37.041+03:00yağmuryağmur yağıyor, adeta bir büyü<br />
kalbim öyle hafif sanki kuş tüyü<br />
keşke hep böyle kalabilsem<br />
bu anı sonsuza dek yaşayabilsem<br />
kaldırıp atsam üstüme çken örtüyü<br />
yağmurun eşsiz tadına doyabilsem<br />
ve sonra keşke<br />
gerçek şehrinde yaşamaktan cayabilsem<br />
keşfetsem hayal denen o köyü<br />
söyleyerek umut denen türküyü<br />
<br />
(eylül 2002)badwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-17432319631486659482009-01-21T19:15:00.002+02:002009-09-15T15:52:13.780+03:00üç noktalı şiir...meçhul kadın<br />bir çocuğun elinden oyuncağını alır gibi<br />irademi elimden aldın<br />oturup ağlamalı şimdi<br /><br />ve<br />yine sensizliğini yaşıyorum<br />sabahı gibi bu gecenin<br />zaman sırtımda bir yük, taşıyorum<br />hatırasını da her hecenin<br />ve<br />üşüyorum...<br /><br />(kasım 2000)badwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-36459118886119954072009-01-02T19:16:00.003+02:002015-04-08T15:28:01.137+03:00suskun şiirbilmelisin...<br />
sana söylememem gereken şeyler var<br />
ciğerlerime arsızca çöken<br />
damarlarımda çıldıran şeyler bunlar<br />
<br />
bilmezsin<br />
bir seni sevmek çırpınıyor duvarlarımın ardında<br />
bir suskun şiir mırıldanıyor gözlerim<br />
görmüyor, işitmiyorsun iyi ki<br />
çünkü sana söylememeliyim<br />
ellerinde yüreğimin eridiğini mesela<br />
asla dile getirmemeliyim<br />
çivi gibi çaktığını gözlerini ufkuma<br />
ah! susmalıyım, söylememeliyim<br />
saçlarının içinde kaybolduğum bir orman olduğunu<br />
bir orman, kızıl sarmaşıklarına dolanıp kaldığım<br />
ve ayak seslerimi duymayasın diye<br />
içinde parmak uçlarımın üzerinde yürüdüğüm.<br />
<br />
neşeli bir yalan, bir maske takınırım bilmezsin<br />
çekiştirirken sarmaşıklarını<br />
çünkü hissetmemelisin ürperişimi<br />
iç çekişimi duymamalısın<br />
nikotinli hülyalar solurum üzerine<br />
cüretkar düşler ziyaret eder kimi zaman<br />
katlar, cebime koyarım, görmezsin<br />
<br />
...<br />
<br />
ve acemiyim evet<br />
alışık değilim sessizce sevmeye<br />
üç adım yanına saklanıyorum<br />
ne sarılmak mümkün sana<br />
ve ne de kaçmak senden<br />
ama susmalıyım, söylememeliyim<br />
<br />
dudaklarımı ısırıyorum sen güldükçe<br />
gözlerimi de ısırabilsem keşke diyorum.<br />
bir okyanus birikiyor içimde gülüşünden<br />
gemiler bindiriyorum dalgalarına<br />
gemiler, mısralardan dokuduğum yelkenlerini<br />
ben de bir gemi oluyor yüzüyorum gülüşünde<br />
sesinden martılar devşiriyorum<br />
gözlerinden güneşler doğuyor göğüme bazen<br />
sana götürüyor tüm rüzgarları bu okyanusun<br />
ve bir liman oluyorsun hemen önümde<br />
dümeni geriye kırıyorum işte o zaman<br />
çünkü susmalıyım, söylememeliyim<br />
çıkmamalı yollarım sana<br />
gözlerine çarpmamalı yüreğim<br />
parmak uçlarım çatlamalı sessizlikten<br />
ah! üşümeliyim, söylememeliyim<br />
<br />
keşke mümkün olsaydı seni sevmemek<br />
güzelliğin bu kadar küstah olmasa<br />
salınışınla sendelemesem içten içe<br />
alevin yalamasa yanaklarımı<br />
bana birşeyler olmasa seni gördükçe<br />
belki sevmeyebilirdim seni o zaman<br />
seviyorum gel gör ki<br />
korkacak çok şeyim var bir yandan<br />
o yüzden ördüm bu duvarları<br />
acılarımdan tuğlalar dizdim<br />
ve aptallıklarımdan<br />
kaybolmuş yıllarımı kattım harcına<br />
yediğim tokatları katran gibi döktüm<br />
zalim tel örgüler diktim tepesine<br />
zalim hatıralar diktim<br />
ne var ki çatlıyor işte azar azar<br />
"söylememeliyim"ler dökülüyor üzerime<br />
yok aslında işe yaradığı da<br />
tutamıyor ki seni dışarıda<br />
beni içerde tuttuğu kadar<br />
<br />
***<br />
<br />
ve tarih...<br />
kimbilir ne zaman yazıldı bu şiir<br />
belki beş yıl önce<br />
belki beş gün sonra<br />
belki ben hiç yazmadım,<br />
sen hiç okumadın<br />
hiç var olmadın, kimbilir<br />
yine de seviyorum senibadwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-20636388703284078352008-02-20T15:22:00.002+02:002009-09-15T15:47:46.934+03:00KaralamıştımKARALADIM<br />
<br />
Hayal tadındasın, farkındayım<br />
Şimdi bu saatte belli belirsiz<br />
Bir ömür bu tadın dudaklarımda<br />
Sızısını duymanın şüpheli arzusundayım<br />
<br />
Kalem kuşanmış adamlar,<br />
Peşindeler benim gibi her zaman<br />
Kağıttan kaleler kurmuşlar<br />
Umutsuz dalgalarla dibi yıkanan<br />
Duvarlarının arkasına saklanmışlar<br />
Kalakalmışlar öyle, bilememişler<br />
Bilememişler nedir, kimdir kanayan<br />
Ölümsüz gözlerini görememişler<br />
Benim gibi<br />
Sevememişler.<br />
<br />
Rüzgarın sesinde adını duyar gibiyim<br />
Sanki duvardaki yağmur lekesinde<br />
Yüzünü görmekteyim<br />
Alakasız bir adamın nefesinde<br />
Sesini işitmekteyim<br />
Ama bilmiyorum kimsin<br />
Bilmediğimi bilir gibi bildiğim halde seni<br />
Karalıyorum hiç yazamadığım isminin üzerini<br />
Hem de hergün<br />
Tanıyorum ve tanımıyorum<br />
Peki nasıl çağırayım söyle<br />
Nasıl haykırayım<br />
Hergün duyduğum halde<br />
Bilmediğim adını<br />
Hergün gezindiğin halde üzerinde<br />
Seni tanımayan sokaklarıma?<br />
<br />
(22.4.2004)badwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-12703940752676012612008-02-20T15:17:00.004+02:002009-09-15T15:48:22.601+03:00hatırlamayı hatırlamak<em>"Tanıyorum ve tanımıyorum</em><br />
<em>Peki nasıl çağırayım</em><br />
<em>Nasıl haykırayım</em><br />
<em>Hergün duyduğum halde</em><br />
<em>Bilmediğim adını</em><br />
<em>Hergün gezindiğin halde üzerinde</em><br />
<em>Seni tanımayan sokaklarıma?"</em><br />
22/4/2004<br />
<br />
Sokaklar yine sessiz sevgilim<br />
Tarih kadar eski kaldı yine hatıran<br />
Yine suskun haykırışlarda dilim<br />
Yine aynı ana takıldı kaldı zaman<br />
<br />
Tekrar ayla başbaşadır gecem<br />
Tekrar yıldızlar kadar yalnız kaldın<br />
Hala dudağımda donuk bilmecem<br />
Bir ömür sonra yine isimsiz kaldın<br />
<br />
Bakma sus pus içinde oturduğuma<br />
Sessizsem sokaklarım karanlık diye<br />
Lambaların ışığı kadar sahte ne var<br />
Sokaklarım karanlıksa sensizim diye<br />
<br />
Yaşam kadar tatlı bakışından uzakta<br />
İçimde çaktığın kıvılcımla beni yaktın<br />
Sen isimsizken yaşam tatsız, onu bırakta<br />
Çaresizim, ölümü de tatsız bıraktın...<br />
<br />
(21.7.2005)badwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-51170057728933006552008-02-20T15:04:00.002+02:002009-09-15T15:47:46.935+03:00i have no reason to forget...ölüm değilse başka nedir unutmak<br />uçurtmalar mavi mavi konarken göğe<br />bir delil bile bırakmadan yokolmak<br />arkasından kaybettiğim kedere<br />ölüm değilse başka nedir unutmak<br /><br />dallarını bırakmamalı bu ağacın<br />kollarımdan kan gibi geçti kırk saat<br />saatler ki efsunlu ensesinde bir rüzgarın<br />acımın gölgesinde kalması kabahat<br />ama dallarını bırakmamalı bu ağacın<br /><br />gelmeyeceğim... ama bekleyin beni<br />yeterince yalnızım burada zaten<br />bu soğukta terletmeyin bu teni<br />nasıl da bıkmışım kandan ve etten<br />ama gelmeyeceğim, bekleyin beni<br /><br />hayat kaldı mı toprağında bilmem<br />sulasam filizlenir mi acaba<br />tutuşursa kollarında sinem<br />ellerin yine döner mi mehtaba<br />hayat kaldı mı toprağında bilmem<br /><br />yoksa beni çürütecek mi bu yalnızlık<br />kimsesizlikten donacak mı parmaklarım<br />bu yolculuğa hazır değilim, yazık<br />bilmiyorum cevap bulacak mı sorularım<br />yoksa beni çürütecek mi bu yalnızlık<br /><br /><br />(16.11.2004)<br /><br /><br /><br /><br /><em>"remember, remember</em><br /><em>the fifth of november"</em><br /><em></em><br />(John Lennon's "Remember")badwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-927340896781032162008-02-20T14:35:00.006+02:002008-12-14T21:27:36.165+02:00Küçük ve KırmızıKüçük ve kırmızıydı elleri... Saat kulesinin dibinde oturuyordu. Gözlerinde kaynağı meçhul bir hüzün vardı. Daha doğrusu kederinin sebebi kaybolmuştu da hüzün mü baki kalmıştı, yoksa ben kendi kaybolmuşluğumun karanlığıyla mı bağlanmıştım bilemiyorum. Dizlerini karnına kadar çekmiş ellerini bacaklarının etrafına kavuşturmuş oturuyordu. Yüzündeki çamur lekelerini mi yoksa gözyaşlarını mı saklamak için bilemiyorum, başını öne eğmişti. Renkleri belirsizleşmiş fanilası yırtık pırtıktı. Dağınık ve muhtemelen kirli saçları ne renkti? Koyu kahverengi mi? Olabilir... Ama eminim, gece vakti saat kulesinin dibinde oturan çocuğun elleri küçük ve kırmızıydı. Gözlerini saklamıştı ama ellerini saklayamamıştı işte. Ve o eller çizik çizikti.Yaralıydı. Keskin bir kan kokusu tütüyordu havada. Bu kimin kanı? Bilmiyorum bu kimin yarası...<br /><br />Kediler dolaşıyordu etrafında. Kediler huysuz, kediler aç... Kediler meraklı, bekliyorlar. Neyi bekliyorlar. Küçük kırmızı eller kovuyor kedileri... Biraz çekilip geri dönüyorlar. Sokak çöplüklerinde rızık kalmamış. Çöplükler plastik. Çöplükler zehir dolu. Ve kedilerin gözleri de küçük. Kedilerin gözleri de kırmızı. Onların da tüylerinde çamur var. Leke leke kaplamış kedileri.<br /><br />Saat kulesinin ve çanların ise haberi yoktu kedilerden... Çocuğun ellerinin küçük ve kırmızı olduğunu da bilmiyordu. O ellerin soğuktan titrediğinden de haberi yoktu. Çocuğun yaralarını saramazdı. Üstelik buz gibi esen kuzey rüzgarını da durduramıyordu. Sorsam <em>"ne münasebet! Vazifem bu mudur?"</em> diyecekti muhtemelen.<br /><br />Uyumak üzereydi. Kedilere rağmen hem de. Gözleri yavaş yavaş kapanırken, kediler adım adım yaklaşıyorlardı. İrkilip doğrulduğunda duraklıyorlardı bir an. Korkuyla titriyordu küçük ve kırmızı eller... Ağlıyordu. Gözyaşları temizliyordu yüzündeki çamur lekesini. Herşeyi temizlerdi o gözyaşları.<br /><br />Saat kulesinin gözyaşları yoktu ama. Bir dev gibi dikilmişti. Her gece saat 12'yi bulduğunda çanları gururla çalınırdı. Her tuğlası kendi ihtişamının övgüsüyle örülmüştü adeta. Akrep ve yelkovanı altındandı. Ve onun küçük ve kırmızı elleri yoktu.<br /><br />Kan kokusu mu delirtti bu kedileri? Yumuşak tüylü ev kedileri değil bunlar. Sesleri cehennem azabının işaretçisi. Miyavlamıyor, haykırıyorlar. Ve adım adım yaklaşıyorlar. Çocuk uyumak üzere... Ve uyuyor nihayet... Bakamıyorum. Kedilerin vahşi miyavlamalarını duyuyorum. Gözlerimi açacak cesaretim yok. Küçük, cılız bir çığlık koşuyor kulaklarıma bir umut. Alçalıp yükselen kedi bağrışmaları. Allahım sağır et beni!<br /><br /><br /><br />*********************************************************<br /><br /><br /><br />Sabah güneşinin ışıkları vuruyor saat kulesine. Konuşmalar duyuyorum. Bir grup insan... Bazı kelimeleri seçebiliyorum. Pislikten ve temizlemekten bahsediyorlar. Mavi mavi giyinmiş insanlar, ellerinde süpürgeler ve kovalarla koşuşturuyorlar. Elleri büyük, kahverengi... Saat kulesininin duvarını yıkıyorlar .Duvara bakıyorum: Yer yer kırmızı lekeler... Kan lekeleri mi bunlar? Fırçalıyorlar ve kova kova su döküyorlar duvara. Birkaç kişi de ellerinde siyah poşetler, yerden birşeyler topluyorlar. Biliyorum ne topladıklarını.<br /><br />Onlarca insan toplanıyor bir süre sonra saat kulesinin önüne. Mavili adamlar işlerini bitirmiş. Büyük ve siyah bir araba geliyor sonra. Duruyor. Araba uzun. Araba soğuk .Ben de üşüyorum. Yaşlı ,şişman bir adam iniyor arabadan. Kedi gibi bıyıkları ve gözleri kediler gibi aç. Elbiseleri temiz. Saat kulesinin önünde toplanan halk onun etrafına toplanıyor.<br /><br />- "<em>Şehrimizin onuru olan saat kulemiz temizlenmiştir</em>" diyor şişman adam.<br /><br />İnsanlar çılgınca alkışlıyorlar bu sözleri. İnsanlar sevinçle haykırıyor.<br /><br />"<em>Hepimiz varımızı yoğumuzu harcayarak yaptığımız bu saat kulesine gözümüz gibi bakmalıyız. Bu saat kulesi şehrimizin sembolüdür.</em>.." diye devam ediyor şişman adam. Konuşmayı dinleyen yaşlı bir kadın ağlıyor ve "<em>mutluluk gözyaşları bunlar</em>" diyor yanındaki genç adama.<br /><br />Daha fazla dinlemiyorum onları. Saat kulesine bakıyorum. Mağrur ve gururlu. Tertemiz görünüyor. Yine de iki tane işçi çalışmaya devam ediyor. Var güçleriyle duvarı fırçaladıklarını görüyorum. Neden bu kadar hırslılar."<em>Çıkmıyor a.. kodumunun</em>!" diye haykırıyor bir tanesi öfkeyle. "<em>Ha gayret</em>" diyor öteki ona "<em>amma inatçı lekeymiş</em>". Merakla yaklaştığımda ,çıkarmaya çalıştıkları lekenin küçük ve kırmızı bir el izi olduğunu görüyorum." <em>Boşuna uğraşıyorsunuz mavi adamlar</em>!" diyorum "<em>o leke suyla sabunla çıkmaz. Gözyaşı lazım onun için.</em>" Fakat duymuyorlar.<br /><br />Belki duvarın o kısmını yıkacaklar. Küçük kırmızı el lekesini de kaybedecekler duvardan. Kimseyi tedirgin etmeyecek daha fazla. Kimse daha fazla üzülmeyecek saat kulesinin ihtişamının eksildiğine. Gazeteler bir bayram havasında ilan edecekler saat kulesinin görkemini. İnsanlar yemeklerini daha bir neşeyle yiyecekler. Yine de küçük kırmızı bir el kalacak orada.<br /><br />Kalbimde en azından...<br /><br /><br />(14.4.2005)<br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjB7aHxuZaXKD_ht8HX-VKkS7Gu8dCYZXB8-08fdRUZ4Xjgr3xNLfyPV5vA4ry4xJQFjAzLR3yNZF_BkxT5NGJrZJPPxUy9NithPMiMCd_puS-nsV6OZvXfS-F9l5F9WdbvDka9/s1600-h/bloodHand2a.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5169045229088591010" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; CURSOR: hand; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjB7aHxuZaXKD_ht8HX-VKkS7Gu8dCYZXB8-08fdRUZ4Xjgr3xNLfyPV5vA4ry4xJQFjAzLR3yNZF_BkxT5NGJrZJPPxUy9NithPMiMCd_puS-nsV6OZvXfS-F9l5F9WdbvDka9/s320/bloodHand2a.jpg" border="0" /></a>badwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26779521.post-1145789091604365712006-04-23T13:34:00.000+03:002006-04-26T19:02:21.740+03:00Perdedeki Gözler<a href="http://photos1.blogger.com/blogger/3866/2806/1600/perde.jpg"><img style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; CURSOR: hand" alt="" src="http://photos1.blogger.com/blogger/3866/2806/200/perde.jpg" border="0" /></a><br /><a href="http://www.indigodergisi.com/perdeler%20uçuÅuyor.jpg"></a><br />Bilirsiniz, hemen her pencerenin en az bir perdesi vardır. Kimi rengarenk çiçek resimleriyle bezeli, alabildiğine gösterişli, tutkulu perdeler... Kimi kendi zerafetine duyduğu güven içinde şeffaflığına aldırmadan, gözlerimizi kendi üzerine mıhlayan ince desenlerle işlenmiş zarif tül perdeler... Bazısı ise kapkalın, koyu renkli, ağır, ışık huzmeleri için çelik bir kalkan adeta...<br /><br />Perdelere baktığımda bazen garip bir hüzün duyarım, acırım onlara. Cansız bir mahluk ama belli ki sahibini kıskanıyor. Hepsinde, zerafetine duyduğu güvenle nazlı bir şeffalığa müsaade eden tül perdede dahi pencerenin gerisinden gözlerimizi ayırmaya dair bir telaş görürüm. Hele o kapkalın perdelerin öfkeyle karışık sergiledikleri tutku şaşırtır beni...<br /><br />Çocukken yatağımın yanıbaşındaki pencerede aslı duran, yeşil yaprak desenleriyle dolu perdeyi şimdi bile hatırlıyorum. Geceleri uyku tutmadığında üzerinde gezindiğim bir orman olmuştu benim için. Yaprakları üzerindeki su damlacıklarıyla oynarken uyuyup uyumadığımı bilemediğim ve önemsemediğim saatler geçirdim.<br /><br />Her insan için perdenin bir anlamı vardır; nasıl ki her insanın bir evi, bir penceresi ve bir perdesi varsa.<br /><br />İçerideki insan perde gerisinden bakar pencereden dışarıya, hava karardığında sımsıkı kapatır perdelerini... Perde utangaçlıktır bir yerde. Perde korkudur. Perde ailedir, birarada olmak ve pencerenin ardını unutmaktır. Perde hem kendisi kıskanır, hem de kıskançlığınızı paylaşır. Dışarıda tehlikeler olduğu için değil elbette. Perde olmak için.<br /><br />Dışarıdaki insan içinse üzerine gölgeler düşen birşeydir perde. Sadece gölgeler değil insanlar da düşer, asırlar da düşer perdeye ya neyse... Sadece gölgeleri görür dışarıdaki insan, içeride ne var ne yok bilemez. Şaşırmayın ama perde bildirir. Öyle ya perde olmasa, içeridekini görse neyi bilebilir ki dışarıdaki insan? Asıl irfan gölgededir dışardaysanız. Gölgeleri izleyin.<br /><br />İçeridekini bilmek için perdenin ardına geçmek gerekir. Kapıdan girmek zordur; zira kilitlidir, anahtarı bulmak da kolay değildir. Pencereden girmek içinse uçmak gerekir. Başka yolu yok, zira geceyarısı kimse kimseye merdiven vermez.<br /><br />En iyisi gölgeleri izleyin siz...badwolfhttp://www.blogger.com/profile/18048709092952176507noreply@blogger.com0